Tüm Kategoriler

Laminer kan akımı ünitesi sürecinin analizi

Time : 2025-07-07

Kan laminar akışlı servis, steril servis veya tek yönlü akışlı servis olarak da bilinir; bu, tek bir servis odası ya da birkaç servis odasından ibaret değildir. Bu özel servis odasının merkez olduğu ve diğer gerekli yardımcı odalarla birlikte oluşturduğu "temiz hemşirelik ünitesi"dir.

Kurulumuzda genellikle birkaç farklı hasta grubu görürüz. İlki, lösemi tedavisi için kendi kemik iliği nakillerini veya donörden kemik iliği nakillerini geçiren bireylerdir. Ardından, yoğun kemoterapi rejimlerinden geçmiş kanser hastaları gelir. Ciddi yanık yaralanmaları yaşayan hastaların yanı sıra ciddi akciğer sorunları olan ve organ nakli olmuş bireyler de özel bakım gerektirir. Bu kişilerin temelde artık işlevsel bir bağışıklık sistemi kalmamıştır ve bu nedenle hastalanmamak için tamamen steril ortamlarda yaşamaları zorunludur. Bu insanların hayatta kalabilmeleri için uygun steril odaların inşası hayati derecede önemlidir. Temiz oda teknolojisindeki mevcut uygulamalara baktığımızda, hematoloji üniteleri ve yanık merkezlerinin ülke çapındaki hastanelerde bu tür özel odaların kullanıldığı başlıca yerler olduğu görülür.

Aseptik bakım, her şeyin mikroplardan uzak tutulduğu laminar hava akımlı bölümlerde verilen özel bir bakım türüdür. Buradaki temel ama çok önemli hedef, hastaların tamamen kontaminasyondan arınmış bir ortamda tedavi edilmesini sağlamaktır. Bu tür steril alanlardan birine girmek gerektiğinde, kişinin geçmesi gereken titiz bir süreç vardır. Öncelikle zorunlu olan tıbbi banyodan sonra özel amaçla tasarlanmış steril slippers dahil olmak üzere (tam set) steril kıyafetler giyilir. Laminar hava akımlı odaya hiçbir şey uygun şekilde dezenfekte edilmeden sokulamaz. İlaçlar kişisel eşyalar her şey katı sterilizasyon prosedürlerinden geçmelidir. Bir kez içerideyken hastalar tedavilerinin tüm yönleriyle günlük rutinleri ve genel bakım konularında bu yüksek denetimli alanda çalışan özel hemşire ekibine bağımlı hale gelirler.

1、Kan laminar akışlı bölüm yerleşimi

Bu bölüm için doğru konum seçiminde çok önemli. İdeal olarak, endüstriyel alanlar veya yoğun yollar gibi çevredeki kirlilik kaynaklarından uzak durması gerekir. Sürekli gürültü olmayan sakin bir ortam da oldukça önemlidir. Hasta iyileşme süresini kısaltmada havalandırmanın önemli bir etkisi vardır. Uygulamada, bu bölümün mümkün olduğunca hastane kompleksinin en uzak ucuna yerleştirilmesi önerilir. Diğer bölümlerden ayrı tutularak izolasyon sağlanırken, aynı zamanda ihtiyaç duyulduğunda personelin erişimine olanak tanınması sağlanmalıdır. Aynı bina içinde birden fazla temiz alan paylaşımı gerekiyorsa, bu alanlar arasında özel geçiş yolları olmalı ve aynı zamanda bölümler arasında fiziksel bariyerler de bulunmalıdır. Bu düzenleme, farklı bölümler arasında hijyen standartlarının korunmasını ve birlikte çalışan sağlık ekipleri arasında gerekli etkileşimin aksamamasını sağlar.

Büyümeyi hedefleyen kuruluşlarda, uygulanması zorunlu sabit kurallar yoktur. Hastaneler genellikle, bölümlerinin fiziksel alanına ve yıl boyunca yoğunluğun ne olduğuna bakarak kaç yatağa ihtiyaçları olacağını belirlerler. Basit hesaplamalar için çoğu kurum, sadece bir veya iki yatağı olan bölümlerde yaklaşık 200 metrekarelik alandan başlar. Her ek yatak için bu temel alana genellikle 50 metrekare daha eklenir. Ancak hematoloji bölümlerinin özellikle en az dört adet laminar hava akımlı oda içermesini göz önünde bulundurmaları gerekir. Bu tür özel odalar, bağışıklık sistemi zayıf olan hastalarla çalışılırken temiz bir ortamın korunmasında hayati öneme sahiptir.

Laminar akış ünitelerinin ötesindeki fonksiyonel alanların da uygun şekilde düzenlenmesi gerekir. Tesis, hemşirelerin hastaları doğrudan temas etmeden gözlemleyebileceği gözlem odaları gibi temel destek alanlarını içermelidir. Merkezi hemşire istasyonu, personelin operasyonları için bir komuta merkezi olarak hizmet verir. Temiz koridorlar, enfeksiyon kontrolü açısından kirlenmiş alanlardan ayrılmış olmalıdır. Tedavi odalarında katı zonlama protokolleri gereklidir. Steril depolama alanları, malzemelerin kullanılacağı ana kadar güvenli kalmasını sağlar. Hazırlık ve toparlanma odaları, prosedür öncesi ve sonrası aktiviteleri yönetir. Yemek hazırlama alanları, gıda güvenliği standartlarını korur. Farklı kirlilik seviyeleri arasında tampon bölgeler, çapraz bulaşmayı önlemeye yardımcı olur. Tıbbi banyolar, özel bakım seçenekleri sunar. Hasta banyoları, erişilebilirlik özelliklerine sahip olmalıdır. Ziyaretçi koridorları, aile üyelerinin erişimine izin verirken hastane iş akışını korur. Atık yönetimi için özel atık bertaraf alanları gereklidir. Personel, hassas alanlara girmeden önce belirlenmiş soyunma odalarında ayakkabılarını değiştirmelidir. Giyinme ve duş tesisleri, hem hastalar hem de personel için hizmet verir. Tıbbi ofisler ve nöbet odaları, tüm bölümlerde kapsamlı işlevselliğin sağlanmasına yardımcı olur.

Enfeksiyon kontrolünün anahtarı, temiz alanları kirli alanlardan ayırmaktır. Temiz bakım ünitesine girişte, farklı kişilerin ve eşyaların alanı nasıl geçtiğini yönetmek, herkesin atanan yolunu takip etmesini ve çapraz bulaşma riskini azaltmayı sağlar. İyi bir yaklaşım, ana servis alanının dışında sıhhi bir koridor oluşturmaklardır. Bu koridor aslında iki amaç için kullanılır; biri içeri gelen ziyaretçiler için diğeri ise atık maddelerin taşınması için kullanılır. Böyle bir düzen, sağlık tesislerinde hasta güvenliği için hayati önem taşıyan temiz bölgeler ile kontamine edilmiş alanlar arasındaki ayrımı korur.

Laminar akışlı yoğun bakım üniteleri için alan gereksinimleri değerlendirilirken tasarımcıların pratik ihtiyaçlarla bütçe sınırlamaları arasında denge kurmaları gerekir. Daha büyük alanlar, daha büyük hava işleme sistemleri anlamına gelir; bu da hem başlangıçtaki inşaat maliyetlerini hem de sürekli işleticilik giderlerini artırır. Hastalar bu kontrollü ortamlarda genellikle iki ay kadar kalırlar, bu yüzden zaman içinde alan planlaması özel bir önem kazanır. Sıkışık alanların, sakinlerinde kalıcı olarak kapanmış hissetmeye ve buna bağlı olarak sinirlilikten açık loneliness (yalnızlık) gibi ruhsal dalgalanmalara yol açtığını gözlemledik. Bu tür duygusal tepkiler aslında tıbbi ilerlemeyi geciktirebilir. Uygulamada edinilen deneyimler ve çeşitli tesislerde yapılan düzenli denetimler, en uygun boyutların belirli aralıklar içinde olduğunu göstermektedir. Çoğu tesis, tavan yüksekliklerini 2,2 m ile 2,5 m arasında, taban alanlarını ise yaklaşık 6,5 m² ile 10 m² arasında tutarken, günlük rutinler için yaklaşık 8 m² alan en konforlu boyut olarak öne çıkmaktadır. İlginçtir ki, son gelişmeler, sağlık hizmeti sunucularının hasta refahı ve konfor düzeylerine ilişkin beklentiler değişirken, kademeli olarak biraz daha büyük alanlara yönelme eğilimi göstermektedir.

Sağlık ortamlarında cam pencerelerin tasarımı söz konusu olduğunda, farklı alanlar için özel düşünceler vardır. Hemşirelik personeli için gözlem pencereleri, ana koğuş alanı ile ön resepsiyon alanı veya temiz koridor arasında stratejik olarak yerleştirilmelidir. İletişim amaçlı olarak, odayı doğrudan ziyaretçi koridorlarıyla bağlayan diyalog pencereleri de kurarız. Pencere kenarlarının indirilmesi önemlidir çünkü yatakta yatmış hastaların hem doktorların ve hemşirelerin çalıştığı birimin içinde hem de ailelerin ziyaret ettiği koridor boyunca etraflarında neler olduğunu görmelerini sağlar. Ayrıca dışarıdaki her şeyi de güzel bir şekilde görebiliyorlar. Çoğu iletişim penceresi, herhangi bir anda gizliliğe ihtiyaç olup olmadığına bağlı olarak açılıp kapanan alüminyum alaşımlı panjurları içerir. Bu bakım pencerelerinin altında genellikle küçük hareketli bir panel ya da IV hatlarını geçirmek için özel bir delik vardır. Bu kurulum, tıbbi personelin, hasta odasına adım atmadan yemek, ilaç ve idrar sıvıları gibi gerekli bakım malzemelerini teslim etmesine olanak tanır. Personelin ne kadar sıklıkta girmesi gerektiğinin azaltılması, kirlenme riskini azaltır ve tesiste daha iyi genel hijyen standartlarının korunmasına yardımcı olur.

Transfer penceresi tasarımı: Bu özel erişim noktaları, koridorlarla dış alanlara bağlanan servisler boyunca yerleştirildiğinde en iyi şekilde çalışır; böylece personel diğer alanları bulaştırmadan atık malzemeleri taşıyabilir. Bu düzenin mümkün olmadığı durumlarda, atık hâlâ kaynakta paketlenebilir ve temiz koridor bölümündeki özel transfer pencereleri aracılığıyla taşınabilir. Steril depolama alanlarının yanı sıra yiyeceklerin hazırlandığı mutfaklarda da bu pencerelere kesinlikle ihtiyaç vardır. Bu pencereler, tesisin farklı bölümlerinde gerekli olan hijyen standartlarını korurken işlerin sorunsuz bir şekilde ilerlemesini sağlar.

2、Alan tasarımı

Hematoloji servisleri genellikle dahiliye servisi içinde yer bulur ya da bazen tamamen ayrı bir alana sahip olur. Temiz oda kurulumu sırasında bu alanların hastanenin diğer bölümlerinden bağımsız olarak işlev görmesi gerekir. Her bir temiz odada, personel için hazırlık alanları, hem duş hem de banyo kabini bulunan hastalar için özel banyolar, özel hemşire istasyonları, özel yıkama ve dezenfeksiyon alanları ile tüm arıtma ekipmanlarının bulunduğu odalar dahil olmak üzere çeşitli temel bileşenler yer almalıdır. Hasta konforu ve enfeksiyon kontrolü açısından banyoların bu temiz ortamlarda ayrı tesisler olarak kalması önemlidir. İdeal olarak, her bir temiz oda, sterilite standartlarını korumak amacıyla aynı anda sadece bir hastayı barındırmalıdır. Her giriş noktasında, tesisin farklı bölümleri arasında çapraz bulaşmayı önlemek için iki ayrı ayakkabı değiştirme alanı bulunmalıdır. Son olarak, özellikle kan laminar akışlı servislerde, lavabolarda temas noktalarını en aza indirgeyerek enfeksiyon yayılım riskini azaltan indüksiyonlu musluklar kullanılmalıdır.

Kan odaları için tedavi dönemlerinde Grade I temiz oda gereklidir; ancak iyileşme dönemlerinde Grade II veya daha iyi bir temizlik seviyesi kabul edilebilir. Hava akışı yukarı yönde temiz hava verme ve aşağı yönde kullanılmış havayı alma düzenine uygun olmalıdır. Özellikle Grade I odalarda, hastaların aktivite ettiği alanları (yatak dahil) kapsayan dikey tek yönlü hava akışı sağlanmalıdır. Gerekli minimum temiz hava çıkışı alanı yaklaşık 6 metrekaredir ve ideal olarak sistemin her iki taraftan aşağı yönde dönüş havası alması sağlanmalıdır. Eğer yatay tek yönlü hava akışı tercih edilirse, hastanın bulunduğu alan hava akış yönünde giriş tarafında olacak şekilde, yatağın baş kısmı taze hava girişine yakın konumlandırılmalıdır. Her odanın klima sisteminde iki ayrı fanın paralel çalışması sağlanmalı ve 24 saat kesintisiz yedekli sistem çalıştırılmalıdır. Ayrıca hız kontrolü de zorunludur; en az iki farklı hava hızı seviyesi ayarlanabilmelidir. Uygulamada, hastaların hareketli olduğu dönemlerde veya tedavi alırken en az 0.20 m/s hava hızı, dinlenme dönemlerinde ise en az 0.12 m/s hava hızı korunmalıdır. Sıcaklık kontrolü de çok önemlidir. Kış aylarında sıcaklık 22 santigrat derecenin altına düşmemeli ve nem oranı %45'in üzerinde olmalıdır. Yaz aylarında ise sıcaklık 27 santigrat derecenin altında tutulmalı ve nem oranı en fazla %60 olmalıdır. Ortamın ses seviyesi 45 desibelin altında olmalıdır. Son olarak, tüm komşu ve bağlantılı alanlarla arasında yaklaşık 5 pascal pozitif basınç farkı korunarak bulaşma riski önlenmelidir.

Sağlık tesisleri için bir klima sistemi tasarlanırken dikkate alınması gereken birkaç temel husus vardır. Öncelikle, iç ortam iklim parametreleri, tıbbi ekipman ihtiyaçları, hijyen standartları, çalışma saatleri, soğutma yükleri ve farklı alanların diğer özel gereksinimleri gibi çeşitli faktörlere göre uygun şekilde zonlama yapılmalıdır. İşlevsel alanların ayrıca kendi özel sistemlerine ihtiyaçları vardır. Hastanelerde havanın zonlar arasında karışmasını engelleyecek şekilde dizayn edilmelidir ki bu durum çapraz bulaşmayı önlemede önemli bir rol oynar. En yüksek temizlik gereksinimlerine sahip alanlara ve ciddi kirlilik sorunları olan alanlara özel önem verilmelidir; bu alanlar kesinlikle kendi bağımsız sistemlerine sahip olmalıdır. Bu adımların doğru bir şekilde uygulanması, hem hasta güvenliğinin hem de tesisin verimli çalışmasının sağlanması açısından büyük bir fark yaratır.

Banyoların doğru çalışabilmeleri için belirli özelliklere sahip olmaları gerekir. Hasta alanlarında en az 1,10 metre x 1,40 metre ölçülerinde zemin alanı bulunmalı ve kapıların içe doğru değil, dışa doğru açılması sağlanmalıdır. Bu bölümlerde infüzyon kanalları da zorunludur. Oturmalı tuvaletler için klozet oturma koltukları, kontaminasyona karşı dirençli olmalı ve kolay temizlenebilir olmalıdır; çömelik tuvaletlerde ise giriş noktalarında yükseklik farkı olmamalıdır. Tuvalet alanı yakınında güvenlik korkulukları da gereklidir. Tüm banyolarda küçük bir geçiş odası ve manuel yerine otomatik el yıkama istasyonları bulunmalıdır. Dış mekân tuvaletleri düşünülüyorsa, koridorlarla ana poliklinik veya servis binalarına bağlanması hem güvenlik hem de konfor açısından mantıklıdır. Mümkün olan her yerde, hastalar için özel olarak erişilebilir ve cinsiyet nötralı tuvaletlerin oluşturulması önerilir. Hem özel hem de toplu tuvalet tasarımları, mevcut ulusal standart erişilebilirlik kılavuzları olan Erişilebilir Tasarım Kodu GB 50763'te belirtilen kurallara uygun olmalıdır.

Önceki : Hastane sınıfı oksijen sistemi: yaşam desteklerinin "görünmez kalbi"

Sonraki : Güvenilir bir oksijen jeneratörü nasıl seçilir

email goToTop